Osmanlı Araştırmaları Vakfı  - Prof. Dr. Ahmed AKGÜNDÜZ - Prof. Dr. Said ÖZTÜRK

​İSLÂM’DA İNSAN HAKLARI BEYÂNNÂMESİ (BEŞİNCİ BASKI)

Ürün Kodu : 226
Fiyat
:
120,00 TL
İndirimli Fiyat
:
72,00 TL
%40indirimli
Paylaş:
  • Ürün Özellikleri
  • Ödeme Seçenekleri
  • Yorumlar (0)
  • Tavsiye Et
  • Resimler
  • İSLÂM’DA İNSAN HAKLARI BEYÂNNÂMESİ
    (BEŞİNCİ BASKI)

    Yazan: Prof. Dr. Ahmed AKGÜNDÜZ

    Ebat: 14,5x 21 cm; 168 sayfa, Karton Kapak

    ISBN:978-975-7268-17-8

    “İslâm’da İnsan Hakları Beyânnâmesi” adlı çalışmamızın ilk üç baskısı, bu zamana kadar çok kıymetli kitapları neşreden TİMAŞ YAYINLARI tarafından yapılmıştı. Kitaplarımızın tamamını bünyesinde toplamak isteyen Osmanlı Araştırmaları Vakfı, bu eserin Beşinci baskısını yapmaya karar verince doğrusu iki açıdan sevindim:

    Birincisi; böylesine hukuk kültürü ile içiçe ve ilmî bir eserin kısa bir süre içerisinde dördüncü baskısının yapılması, Türkiye’de ilmî ve kültürel seviyenin çok büyük mesâfeler kat’ ettiğini ortaya koymaktadır.

    İkincisi ise, İslâm denilince insan haklarının ihlâlini hatırlayanlara ve özellikle de bilmeden İslâm’a ve Kur’an’a bu açıdan saldıranlara, kısa, öz ve belgeli bir cevap olmuştur.

    Kitap okununca anlaşılmıştır ki, bizim tarihimizde insan hak ve hürriyetlerinin gelişimi ve inkişafı diye bir şey yoktur. Zira 1400 yıllık İslâm tarihinde insanların temel hak ve hürriyetleri hiç bir zaman tartışılmamış ve yaradılıştan Allah’ın zaten insanlara bu temel hak  ve hürriyetleri ihsân ettiği kabul edilmiştir. Yani bizim tarihimizde, Batı Hukuk Tarihinde olduğu gibi, insanların temel hak ve hürriyetlerini tanıyalım mı tanımayalım mı tartışmasına gerek görülmemiştir. Kur’an-ı Kerim, “Biz, Âdem oğullarını mükerrem yani şerefli ve onurlu kıldık.”[1] buyururken, zengin-fakir, siyah-beyaz veya kuvvetli-zayıf ayırımını yapmamıştır. İnsan olan herkes Allah’ın yaratığı olmak açısından aynı şerefe sâhiptir. İmanın ve ibâdetin şerefi ayrıca bir imtiyazdır.

    O halde bizim hukuk tarihimizde hak ve hürriyetlerin gelişmesi değil, bunlara riâyet edilip edilmemesi yani adâlet ve zulüm mefhumları tartışılmıştır. Demek ki, bizim tarihimizde insan haklarının ve hürriyetlerinin tanınıp tanınmaması değil, bunların rahat kullanılıp kullanılmaması mevzubahistir.

    İşin önemli olan bir diğer yönü de, İslâm Hukukunda kabul edilen insan hak ve hürriyetlerinin, Müslüman ecdadımızın kurduğu Müslüman devletlerde yani Karahanlılar, Selçuklular, Eyyubîler, Anadolu Selçukluları ve Osmanlı Devleti zamanında aynen kabul edilip benimsenmiş olmasıdır. Fâtih Sultân Mehmed’in İstanbul’u fethettiği zaman gayr-i müslimlere tanıdığı hak ve hürriyetler beyânnâmesi, tamamen İslâm Hukukunun esaslarından alınmış düsturlar mecmuasıdır. Buna dair bazı uygulama örneklerini de, bu baskıya ilâve etmiş bulunuyoruz. Kişi hak ve hürriyetleri ile alakalı Ayntâb Şer’iye Mahkemesinin verdiği karar ve azınlıkların haklarının korunması ile ilgili Beşiktaş Şer’iye Mahkemesinin verdiği karar buna misâl olarak zikr edilebilir.

    Hukukçulara, tarihçilere, ilâhiyâtçılara, ecdadının ve İslâm Dininin insan hak ve hürriyetlerine nasıl baktığını hatırlatmak bile, esere gaye olarak yetecektir.



    [1]      Kur’an, ısrâ, Âyet, 70.

    Boyutlar(cm)
    :
    14 x 14 x 1
T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.